NENE HATUN
Nene Hatun, gözlerini yere dikti,
şahadet parmağıyla oturduğu minderin
nakışlarıyla oynayarak bir müddet
geçmişi hatırlamaya çalıştı. Sonra:
Taze gelin iken onsekizimde
İki göğcek bala iki dizimde
Ve iki damla yaş, iki gözümde
Doksanüç gününden hatırladığım.
Ruhumun süruru oğlumla kızım
Mürvetim, devletim, sevincim, sızım…
İki can yoldaşım. Elif’le Kâzım…
Saçlarını tel tel ıtırladığım
Komazlar ki çifte kuzu meleye
Derler düşman gelmiş Çanakkale’ye
Yâdımda, oğlumu o velveleye
Ayet el-Kürsi’yle poturladığım.
Düşmanı kahredip dönsün diye tez
Yâdımda… Kırklara adadığım bez.
Konuya, komşuya haftada üç kez
İnce ekmek açıp fetirlediğim.
Apakça mektuplar gözledim. Gelmez.
Bağrımın başını közledim. Gelmez.
“Anam” deyişini özledim. Gelmez…
Apakça sütümle baturladığım.
Şehitlik şerbeti içti dediler…
İçti ve öteye uçtu dediler…
Ne mezarın belli, ne düştüğün yer
Ey can konağımda yatırladığım!…
Ey can konağımda kadri ziyade
O, aydan, güneşten bedri ziyade.
Peygamber katına ulaştı mı de
Doksanüç harbinde Aziziye’de
Moskof kâfirini satırladığım?