Sakın terk-i edebden kuy-ı mahbub-ı Hudadır bu;
Nazargah-ı ilahidir makamı Mustafa’dır bu.
Habib-i Kibriya’nın habgahıdır fazilette
Tefevvuk-kerde-i arş-ı Cenab-ı Kibriya’dır bu.
Bu hakin pertevinden oldu deycur-ı adem zail
Amadan açdı mevcudat dü çeşmin, tütiyadır bu.
Felekde mah-ı nev babüsselamın sineçakidir,
Bunun kandili cevzamatla-i nur-i ziyadır bu.
Murat-ı edep şartıyla gir Nabi bu dergaha
Metaf-ı kudsiyandır busegah-ı enbiyadır bu.
(Edebi terk etmekten sakın, burası Allahü Teala’nın Habib’inin yeridir.
Burası Allahü Teala’nın nazar ettiği, Mustafa’nın (s.a.v) makamıdır.
Habib-i Kibriya’nın yeridir ki, fazilette üstünlük bakımından Allahü Teala’nın arşının üstündedir.
Bu mübarek toprağın parlaklığından yokluk karanlıkları sona erdi.
Yaratılmışlar iki gözünü körlükten açtı.
Zira burası kör gözlere şifa veren bir sürme gibidir.
Gökyüzündeki hilal onun kapısının yüreği, yaralı aşığıdır.
O gökyüzündeki hilale ışığının nurundan, veren kandildir.
Ey Nabi! Bu dergaha edebin şartlarına riayet ederek gir.
Zira burası meleklerin etrafında pervane olduğu ve peygamberlerin hürmetle öptüğü tavaf yeridir…)